Talat Turhan’ın ardından…

Genç kuşaklar onun adını bilmeyebilirler. Ama Türkiye’nin devrim yıllarında bütün gençler onu tanırlardı. Ve severlerdi. Çünkü O, Türkiye’yi karıştırmak için kurulmuş, bombalı eylemler yapan, sonra bu eylemlerle ilgili olarak masum insanları gözaltına alıp özel işkence köşklerinde ağır sorgulamalar uygulayan, asan, kesen devlet içindeki gizli örgütün adını ilk kez o telaffuz etmişti:
Yarbay Talat Turhan!
12 Mart 1971 Askeri Muhtırası sonrasında başlayan kara rejim, pek çok insanın ismini öne çıkarttı. Bunların ön sırasında da Yarbay Talat Turhan geliyordu.
İstanbul 1. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanı Orgeneral Faik Türün, “Fırtına-1” ve “Fırtına-2” kod adını verdiği operasyonlarla ordu içinde ve dışında ne kadar devrimci, aydın, gazeteci, subay varsa hepsini toplatıp, Erenköy’deki Zihni Paşa Köşkünde işkence altında sorgu yaptırıyordu. Burası yasa dışı bir konut idi. Çünkü devletin sorumluğunda olduğuna dair bir kayıt yoktu.
O yılların sanıklarından üst teğmen Atilla Özsever “hepimizi işkence köşkünden geçirdiler” diye anlatır hala o kâbus dolu günleri.
O köşkü ve orada faaliyet gösteren örgütün adını ilk kez Talat Turhan ortaya attı:
-Kontrgerilla!
Asker ve sivillerden oluşuyordu. Sözüm ona Türkiye bir işgale uğrarsa, bu örgüt yeraltına inerek direniş örgütleyecekti. İşgal edecek aday ülke ise Sovyetler Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) olarak saptanmıştı.
SSCB solcu bir devletti. O halde Türkiye’deki bütün solcular da onun içimize saldığı ajanlarıydı. İşgal de böyle başlamıştı. Önce ideolojik, sonra politik bilahare de askeri olabilirdi.
Bu saptamalardan sonra Kontrgerilla harekete geçmişti. Kendi orta zekalı ölçülerine göre Marksizm ile ilgilenen, dünyaya bu felsefi açıdan bakanların tümü “iç düşman” olabilirlerdi. Hatta oldular bile!..
Sadece “yıkıcı eylemler” yapmıyorlardı. O eksikliği de kontrgerilla giderecekti. Marmara gemisini Haliç’te batırmak, Atatürk Kültür Merkezi’nin çatısından başlayan bir yangınla kundaklamak gibi ses getiren eylemleri bu örgüt başarıyla gerçekleştirdi!
Bu eylemlerle ilgili sanıklar yaratıldı, işkence ile “suçları” kabul ettirilmek istendi.
Talat Turhan’ın payına da “Bomba Davası” düşmüştü. Hiçbir yer bombalanmamıştı ama bombalanabilirdi. Bunların başında da Boğaziçi Köprüsü geliyordu.
Turhan bu olayla ilgili tam dört bin sayfalık bir savunma ile Kontrgerillayı yere serdi. Bunun Amerikancı yasa dışı bir yapı olduğunu, NATO üyesi ülkelerde örgütlenildiğini, en fazla silahlı kuvvetler bünyesinde üyesi bulunduğunu açık seçik anlattı.
Türkiye ülkeyi kimin, kimlerin karıştırdığını Talat Turhan’ın görkemli savunmaları sayesinde öğrendi:
Yargılayanları Yargılıyorum, Özel Savaş Terör ve Kontrgerilla, Direniş, Devrimci Bir Subayın Etkinlikleri, Mehmet Eymür ve Zirverbey Köşkü…
Bunlar 12 Mart kitapları olarak tarihe geçti. Turhan pırıl pırıl bir bellekle durmaksızın son yıllara kadar üretti.
Küresel İhanetin İçyüzü ve Arap Baharı adlı çalışmasında Ortadoğu’daki son yangını tahlil ediyordu.
Ve geliyoruz Türkiye’nin eski çıkmaz sokaklarına geri dönüşüne… Talat Turhan “kurmay titizliği” ile yine erken uyarı sistemini çalıştırmıştı:
Sarmaşık: Fetö’nün Dolarları!
Talat Turhan devrimci çizgisinden hiç ayrılmadı. Atatürkçü bir subay olarak başladığı hayat yolculuğundan sapmadan 93 yaşına kadar yürüdü.
Turgay Aras, “Talat Turhan 12 kitap yazdı” dedikten sonra şöyle devam ediyor:
-Türkiye’de MİT’in CIA’nin emrinde olduğunu 1973’ten beri söyleyemeye devam etti. 1986’da Uğur Mumcu ile birlikte Erenköy Zihni Paşa Köşkü’nün yerini arayarak buldu.
Atilla Özsever ise onunla birlikte Selimiye Kışlasında hapis yapmıştı. Cezaevinde daha kurmay disiplininden ayrılmadan düzenli bir günlük çalışma temposu ile kendi halkı için çalışmaya devam ettiğini söylüyordu.
Talat Turhan Cumhuriyet Davası’nın karar günü olan 28 Temmuz 2017 günü Kuzguncuk Camiinden sonsuzluğa uğurlandı. Kırk yıl önce devletin komplolarıyla hapisler, işkenceler ve meslekten uzaklaştırmalar yaşayan bir Cumhuriyet subayı bu dünyadan ayrılırken, devlet yine eski bildiği yolda yürümeye devam ediyordu.
Talat Turhan’ın ardından akıllarda en çok kalan tespit; onun sıkıyönetim mahkemelerinde deşifre ettiği gizli örgüt oldu:
-Kontrgerillanın ‘K’ harfi!

Posted in Genel.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir