İktidar gazetecisi olmak

Gazetecilik zor günlerden geçiyor. Her gün yeni bir gelişme oluyor. Gazeteciler anında bunları haberleştirip, ardından da yorumlamak zorundalar.

Sorun da burada işte:

-Nasıl yorumlamak lazım?

Muhalif gazete ve televizyonlarda çalışan gazeteciler açısından fazlaca sıkıntı yok. Onların ince eleyip sık dokumak gibi dertleri bulunmuyor.

Hükümetin yanında yamacında kıyısında kenarında yer alan, her daim vatan millet aşkıyla yanıp tutuşan, devletine, devlet başkanına büyük bir sadakatle bağlı sorumlu gazeteciler açısından durum kötü!..

Kollamak lazım..!

Dış güçlerin saldırısı ile diye yazacakken bir iç ses geliyor klavyenin üzerine oturuyor:

-Onu daha iki gün önce yazmıştın!

İç düşmanların bankalarda Dolar ve Euro hesaplarını bozmayarak, ülkenin daha doğrusu ülke yönetiminin moralini bozmak suretiyle yıkıcı bir rol üstlendikleri açık olarak görülebiliyor.

Öff… Bunu da yazmışız.

Ama şöyle yazmak pek ala mümkün olabilir. İleriye doğru umut verici tahminlerde bulunulabilir. Fakat bu türden müjdeler hükümetin uhdesinde bulunuyor. Zamanı geldiğinde açıklıyorlar:

-Size bir söyleyeyim mi?

-Haydi söyleee, bizi nasıl sevdiğiniii…

Sululuk yapmayın.

-O zaman söyleme!

-Peki söyleyeyim, Temmuz ayında bu ülke uçacak! Ve uçana-kaçana müteahhitlerimiz çakacak!

Dediğim gibi bu türden abuk sabuk diyalogları ancak resmi açıklamalar çerçevesinde devletin haber ajansı servis ederse belki kullanabiliriz.

Ah muhalif gazeteciler ah! Ne kadar şanslısınız. Sadece okurlarınıza karşı sorumlusunuz.

Bizim cephede öyle mi? En az kırk kişiye beğendireceksiniz. Hem hükümet çevresi, hem parti çevresi, hem yazı işleri çevresi, hem patron çevresi var. Tabii son sırada ama bir de okurlar bulunuyor. Bu kadar geniş bir yelpazeye aynı anda kendini beğendirmek hiç de kolay bir iş değil.

Bir başka zorluk da işler tepe taklak gidiyor. Her gün zam, her gün zulüm, her gün işkence!.. Ulan ben ne yazıyorum böyle? Tövbe, tövbe estağfurullah!..   

Kurtlar aç kalınca birbirlerini yerlermiş. Bizdeki hesap da bu şimdi. Alta düşen bir anda tüy ve kemik yığını haline geliveriyor.  

Sosyal medyaya düşen bir fatura, bir fotoğraf, bir video anında en sağlam kale duvarlarını yerle bir ediyor. Bizimkiler her şey elimizde diye çok açılıp saçılmışlar.

Yeni çıkacak yasa bunları önleyecek diyorlar.

İnşallah!

İktidarlarını, yasaklar, baskılar, zindanlarla uzatan çok fazla siyasi parti bilinmiyor. Ama günahlarıyla birlikte kayıplara karışan epeyce lider tarihin sayfaları arasında yamyassı vaziyette duruyor.

Bunları yazamıyoruz işte… Onlar da dümeni kırık tekne gibi hedefleri olmayan berduş teknelere nazire yaparcasına oradan oraya savrularak gidiyorlar.

Olan iktidar gazetecilerine oluyor. O kadar yıllık hizmetler tek kalemde siliniyor. İlk hatada insanları böcek gibi eziyorlar. Bu yüzden en zor durumda bulunanlara hak teslimi yapalım:

-İktidar gazetecisi olmak!