‘Kelek yaptın Nobel abi!’

Başbakan Tayyip Erdoğan, Ramazan boyunca her gece iftar sonrasında yaptığı iç açıcı konuşmalarına arife günü “Ulusa Sesleniş” nutkuyla kesintiye uğratmıştı. Herkesin yüreği ağzına geldi. Başbakan’a ne olmuştu? Neden hiç kimseyi doğrudan hedef gösteren, suçlayan, gruplar, kişiler arasında ayrımcı ifadelerle nefreti körükleyen tarzını barakmış mıydı?

Çok şükür ki, bu korku Bayram Namazını müteakiben “normale” döndü. Başbakan Erdoğan kendi gerçek çizgisinde ilerlemeyi sürdürdü.

Önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Silivri konusunda “suç işlediğini” savcıların dikkatine sundu. Ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Genelkurmay eski Başkanı Org. İlker Başbuğ’un terör örgütü lideri olarak mahkûm edilmesi konusundaki “madem terörist başı idi, atamasına niye imza koydun?” diye sormasını yanıtladı:

-Çok çirkin bir ifade!

Gerçekten de bu tür konuşmalarda Başbakan gibi “biraz kibar” olunmalı!

Nasıl mı?

Onun da örneğini verdi kibarlar kibarı Başbakan:

-Ey Nobel! Sen nasıl ödül dağıtıyorsun?

Bayram Namazı çıkışında sıra uluslararası mevzulara gelmişti. Haddi bildirilecekler arasında Mısır Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed El Baradey üzerinden Nobel Ödül Komitesi de vardı. Mısırlı hukukçu 2005 yılında Nobel Barış Ödülü’ne layık görülmüştü. Kısaca Nobel Ödülü’nü almıştı. Erdoğan’ın Müslüman Kardeşi Muhammed Mursi’yi deviren 3 Temmuz 2013 Darbesini de destekliyordu.

Başbakan Tayyip Erdoğan bütün bunları biliyordu. Bu bilgisine güvenerek esas sorumludan işe başladı:

-Nobel’e sesleniyorum!!! Sen nasıl ödül dağıtıyorsun ki, bu kişiler askeri darbe yapanların yanında yer alıyor?

İsveçli Kimyager-mühendis Alfred Nobel’in 10 Aralık 1896’da hayata gözlerini kapamış olması, Erdoğan’ın bilgisi dışında olabilir ama onun hışmından kurtulmasını sağlayamaz. İlk 1900 yılında verilen Nobel Ödüllerindeki sorumluluğu sabittir. Sen kendi adına ödül koyacaksın, senin ölümünden 109 yıl sonra verilen ödül sahibinin 2013 yılında askeri darbeyi destekleyeceğini hesap etmeyeceksin?

Var mı öyle yağma?

Şimdi bazı münafıklar, “Nobel’in kendisi ödül dağıtmıyor, adam 1896’da öldü” falan diyebilirler. Olsun bu önemli değildir. Önemli olan bu ödül sahibinin Erdoğan tarafından muteber bir kişi olmadığının tespitidir. Şunu da söyleyebilirdi:

-Ben ne yapayım böyle ödülü?

Ama-şimdilik- demedi!

Yakında inşallah onu da söyleyebilir. Bu şekilde Kenan Evren’i de aşması mümkün olabilir!

Gelişmeleri toplayınca, özetlemek fazla zor değil:

-Kelek yaptın Nobel Abi!

Posted in Köşe Yazıları.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir