“Usta” Mücadeleye çağırıyor!

Başbakan Tayyip Erdoğan “şahane” bir yola girdi. Artık onun hızına partisi bile yetişemiyor!

Usta’nın son bombası “kızlar-erkekler aynı evde kalabilirler mi?” şeklindeki veciz cümlesinde özetlenebilir. Önce kulis haberi olarak patladı. AKP’nin aklı selim yöneticisi pozisyonundaki ismi Bülent Arınç, “böyle şeylerle ilgilenmiyoruz” diye üstünü kapattı, sıcağı sıcağına… Yalçın Akdoğan de haberin uydurma olduğunu söyledi.

Ama onların, partinin, siyasetin  “Usta’sı” Salı günü her şeyi silip-attı:

-Kızlarla erkeklerin aynı evlerde kalması noktasında sıkıntılar yaşanıyor. Valilikler müdahale ediyor. Yasal düzenleme yaparız!

Böylece öncelikle Bülent Arınç’ı çizdi! Tıpkı Kars’ta Mehmet Aksoy’un İnsanlık Anıtı’na “Ucube” dediği zamanki durum oluştu. Kültür Bakanı Ertuğrul Günay Başbakanın “heykellere düşman bir Taliban militanı” gibi görüntü vermesini önlemek için kendini feda ederek şöyle dedi:

-Gecekondulara söyledi, heykele hiç öyle şey der mi?

Usta ertesi gün gürledi:

-Heykele ucube dedim!

Bülent Arınç da kabine arkadaşı Günay’ın kafasına bir tuğla daha indirdi:

-Allah adamı Günay’ın durumuna düşürmesin!

Şimdi Günay kabine de yok. Onun “sağduyu müdahalelerini” yapmak da Bülent Arınç’a düştü. Ve o da aynı yere düştü!

Hem Günay’ın hem de Arınç’ı girişimleri iyi niyetli çabalardı. Başbakanı koruyup, kollamayı amaçlıyorlardı. Ama başaramadılar! Çünkü bir kimseye “kendisine rağmen” iyilik yapmak mümkün olamıyor!

Zaten Erdoğan’ın da kimseyi dinlediği falan yok artık… Vitesi boşa atmış gidiyor!

Bu gidiş iyi bir gidiş mi?

Adalet ve Kalkınma Partisi için iyi olduğu söylenemez. Medyada Erdoğan’a aşırı baygın destekçileri dışında parti içinde de yutkunanların sayısı her gün artıyor.

Erdoğan’ın Gezi yanlışlarını ortaya koyan bir rapor hazırlamış olan Kütahya milletvekili Prof. Dr. İdris Bal’ın partiden atılacağını savunanlar yanıldılar. İdris Bal, bal gibi doğruları göstermişti!

Bal’ın raporunda Erdoğan’ın yapmaması gerekenler sıralanmıştı. Şimdi aynı “yanlışlar” üzerinden yoluna devam ediyor.

Girdiği yolda uğurlar olsun!

Ama küçük bir sorun var: Türkiye Erdoğan’ın istediği bir ülke haline gelemez!

AKP’nin 10 yıllık yönetimine karşın Cumhuriyet’in 90 yılı var. Hangisi daha fazla iz bırakmıştır?

Siyasi operasyonları kayıtsızlık izleyen milyonların nasıl patladığını Gezi Parkı’nda gördük. Şimdi genç insanların bedenlerine yapışıp onları damgalamak istiyor. Bu konuda gelecek tepkileri bekliyor:

-Yasal düzenleme gerekiyorsa… diyor.

Erdoğan kendisinden “hoşnut” olanları bile çileden çıkartmak için elinden geleni yapıyor. Dolayısıyla karşı cepheyi genişletiyor:

-Usta mücadeleye çağırıyor!

 

 Gazetecilik İçin Ayağa Kalk!

 

Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) 5 Kasım Salı günü İstanbul’da bir eylem düzenledi: Gecikmeli Adaleti Protesto için 2 Dakikada 1 Adım Yürüyüşü!

GÖP’ün Dönem Başkanı Ahmet Abakay (ÇGD) TGS Başkanı Ercan İpekçi, Ankara Gazeteciler Cemiyeti Sekreteri Ümit Gürtuna, İzmir Gazeteciler Derneği Başkanı Atilla Sertel gibi örgüt temsilcileri yanında başlı başına bir gazetecilik markası olan Uğur Dündar, içinde bulunduğumuz dönemin en büyük mağdurlarından gazeteci Soner Yalçın’ın Galatasaray’dan Taksim’e doğru 5 dakikada bir adım attılar…

Eylemi izleyen muhabirler, önlem alan polisler “eylemci gazetecilerden” fazlaydı. Ama bu durum gazetecilerin haklı çıkışını gölgeleyemez. 5 Dakikada 1 adım, öncelikle nitelik eylemidir!

Temsil kabiliyeti, halk nazarındaki itibarları, geniş okur kitleriyle birlikte değerlendirildiğinde on binlerin yürüyüşü ve itirazı olarak not edilecek bir eylemdi.

Daha güçlü ve ses getirecek eylemler için de bilgi vericiydi. Gün içinde çok meşgul olan gazetecileri eylemlere dahil edebilmek için her birine en az beş e-posta, beş SMS mesajı, beş kez de telefonla uyarmak lazım:

-Gazetecilik İçin Ayağa Kalk!  

Posted in Köşe Yazıları.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir