Haslet Soyöz 1970 Kuşağı olarak bilinen karikatürcüler arasında parlak bir imzadır. Çizgisi imzasız olsa bile hemen tanınır. Erkek karakterleri biraz kendisine benzer. Çok uzun yıllardır Milliyet’te çalışıyor.
Sadece karikatür çizmez. Bantları, çizgi hikayeleri ve afişleri de vardır.
Haslet’in çizgisi de “çizgi dışı” olarak kabul edilebilir. Mesela onun en ünlü karakteri olan “Küçümen” böylesi bir ilkokul öğrencisidir. Bir bandında Küçümen’i koşarken görürsünüz. İkinci kare de yine koşar, üçünce de… Son karede size döner ve neden koştuğunu açıklar:
-Okuldan kaçıyorum!
Haslet son yıllarda sanatına bir de yağlıboya resmi kattı. Değerli öğretim görevlisi ve ressam Erkan Özdilek’in Tarlabaşı’ndaki atölyesinde okul yıllarına dönerek yağlı boya ile boğuşmaya başladı. Çok kısa sürede birkaç yılı geride bırakan bir gelişme gösterdi.
Onun resme bu kadar sıkı sarılmasının bir başka nedeni de vardı. Gazetesine yeni bir yayın yönetmeni gelmişti. Yönetici tasarrufu olarak Haslet’in karikatürlerini yayınlamama kararı almıştı!
O zamanlar Haslet onun epeyce kulaklarını çınlatıyordu. Ama ona “teşekkür” borçlu olduğunu şimdi kabul ediyor.
Aslında ikisi de “tarihi” öneme sahip: Biri 1970 kuşağının önemli karikatürcüsü, diğeri de ona karikatürü yasaklayan adam!..
Haslet’in ilk dönem çalışmaları sonunda 2003 yılında “Cennetin Gemileri” ortaya çıktı. Özel hikayeleri olan tarihi gemileri tuvale aktarmıştı Haslet. Dört yıl sonra “Vesait-i Havaiye, Berriye, Bahriye” sergisi tamamlanmıştı. Burada da Uçaklar, Trenler, Gemiler vardı. 2013’te ise “Delkos’tan Karaburun”a adını alan sergisini açtı. Bir Karedeniz kıyı köyü olan Karaburun’un tarihi ve doğal güzelliklerini tuvale taşıdı.
Bu sergilerin tümü içeriğine en yakışan yerde Rahmi Koç Müzesi’nde açılmıştı.
6 Nisan 2016 Çarşamba günü yine aynı yerde dördüncü sergisi “Deniz Fenerleri”ni açtı Haslet.
Sergi Mayıs’ın 15’ine kadar görülebilir, görülmeli de…
Deniz Fenerleri’nin önemini sergi albümüne önsöz yazar Denizci-gazeteci Meriç Köyatası şöyle diyor:
“Fenerler denizcilerin can dostudur. Fenerlerle dost olmayan, fenerin karakterini okuyamayan bir denizcinin sonu pek hayırlı olmaz. Ya teknesi kayalıklarda parçalanır, ya da sonsuz deryalarda kaybolur.”
Sergide pek çok fenerin yağlı boya tablosu yer alıyor. Akdeniz’deki Gelidonya Fenerinden İstanbul Boğazı’ndaki en önemli uyarıcı Yeniköy Çakarı’na kadar herkesin aklına gelmeyen, göz önünde olup da unutulan fenerler…
Haslet hızlıdır. O kadar ki, bir gün Dolmabahçe Sarayının kapısını konu alan bir karikatür çizmişti. Milliyet’in Genel Yayın Yönetmeni Umur Talu, bir kaç günde çizilebilecek dantel gibi işlenmiş desenlere bakarak sormuştu:
-Kaç dakikada çizdin?
-Kırk beş!
-Formdan düşmüşsün!
Bu bir şaka idi tabii…
Zamanla yarış olan gazeteciliğin en süratli çizeri hiç tartışmasız Haslet’ti… Tabii onun hızına ayak uydurabilen yöneticiler için! Durağanlığını cilalayanlara göre Haslet, çok fazla hızlı kalıyordu.
Her neyse şimdi herkes yerli yerinde…
Haslet Soyöz sanat hayatının 40. yılını görkemli bir sergiyle kutluyor, geniş bir yelpazeye yayılan dostlarıyla birlikte… Sergide tek eksik vardı: 29 Kasım 2016’da kaybettiğimiz Hasan Pulur ağabeyimiz. Eğer sağ olsaydı Çanakkale Boğazı’ndaki Mehmetçik Feneri’nin önünde bütün yelkenlerini rüzgarla doldurmuş lacivert teknenin Rahmi Bey’e ait dünya turu yapmış Nazenin IV mü, yoksa onun yerine konan Nazenin V mi olduğunu mutlaka sorardı.
Rahmi Koç Müzesi’ndeki serginin açılışını Rahmi Koç yaptı. Koç, Haslet için daha önce “Birinci sınıf ressam” tespiti yapmıştı.
Haslet, Diyarbakırlı Tahsin’den sonra gelen Cumhuriyet tarihinin en önemli “deniz ressamı” olma yolunda hızla ilerliyor.
1976-2016 arasındaki zorlu yolu çizgileriyle aşan Haslet Soyöz yağlıboya resimleriyle de farklı bir tarih oluşturuyor.