Damarlarından barış akan Tanrıça
Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu en arka koltuklarına kadar dolu… Seyirciler “artık konser başlasın” diye alkışlı tempo tutmaya başladıklarında saat henüz 21.03’ü gösteriyor. Organizasyon sihirbazı ve Şevval Sam’ın menajeri Harun Belenkoğulları “millet trafikte kalmış, ne olur biraz bekleyin” diye mesajlar attığını söylüyor.
İstanbul artık “ulaşılması mümkün olmayan şehir” haline geldi. Günün her saatinde hiçbir yere gidemeyecek insanların mutluluk içinde yaşadığı son derece gösterişli bir megapol!..
Neyse ülkenin içinde bulunduğu durum İstanbul’un trafik sorununu fazlasıyla aratır halde… Eee o zaman ne yapacağız?
Nefes almak için Şevval Sam’ı dinleyeceğiz!
Açık Hava Tiyatrosunu dolduranlar da zaten bu düşüncele gelmişler. Şevval, Altın Portakal heykelini çağrıştıran sahne kostümüyle izleyicileriyle bu mekanda ikinci kez buluşuyor.
Toprak Kokusu konserlerinin birincisini iki yıl önce yine Açık Hava Tiyatrosunda vermişti. O konser esnasında en önde oturan arasında olan sevgili Tuncel Kurtiz şimdi yok. Onun koltuğu boş. Ama kalpleri onunla dolu binlerce insan var. İki yıl önce Tuncel Ağabey, “Bahçe Duvarından Aştım” adlı türküyü söyleyerek Şevval’e eşlik etmişti. Bu sefer bütün Açık Havayı Tuncel Kurtiz için ayağa kaldırarak hep birlikte onun için söyledi.
Sadece Tuncel Kurtiz mi?
Bir “vefa abidesi” olan Şevval Sam, Kazım Koyuncu, Neşet Ertaş ve Müslüm Gürses’i kendi eserleriyle andı. Saygı duruşunda bulundu, alkışladı, alkışlattı. Orhan Gencebay’ın kulaklarını onun şarkılarıyla çınlattı. Sonra da dinleyici sıralarında oturan Zara’yı sahneye davet etti. Ünlü türkücü “benim anneannem” derdi ki:
-Herkese gönlüne göre olsun denilmez, bu dilek ancak gönlünü eğitebilmiş olanlara söylenir. Burada barış için türküler söyleyen Şevval böyle biridir!
Sonra da sahneden inerken ekledi:
-Her şey gönlüne göre olsun Şevval!
Konserine tangolarla başlayan Şevval Sam, Türk Sanat Müziği, Halk Türküleriyle birlikte etnik müzik örnekleri de verdi. İspanya’dan 1492’de İstanbul’a gelmiş olan Yahudiler için Sefarad Ninnisi, ardından Filistin Aşk Türküsü, Çerkes Göç türküsü, Dersim Halayı, Ermeni Göç Türküsü, Süryani Türküsü söyledi.
Bu bölüme başlarken “hepsini kendi dillerinde ve barış için söyleyeceğim” dedi:
-Zaten elimden başka bir şey gelmiyor!
Tarihin derinliklerinden başlayarak günümüze uzanan acıları kucakladı:
-Kobani’da yaşam mücadelesi verenler için söylüyorum!
Sadece hüzünlü şarkılar türküler yoktu elbette. Şevval tango yaptı, Trakya’dan Egeye görkemli dansçılar onunla birlikte gösteri yaptılar. En sonunda da Sabit Kölemen ile birlikte Karadeniz Folklor ekibi herkesi yerinden zıplattı.
Toprak Kokusu ancak yağmurdan sonra ortaya çıkar biliyorsunuz. Onun bir adı var: Petrikor deniliyor. Eski Yunancada “petra” taş, “ichor” ise, Tanrıların damarlarından akan sıvı anlamına geliyormuş.
Şevval Sam, Toprak Kokusu’nu Anadolu’nun çok kültürlü temellerine dayandırıyordu. Ancak eski Yunancadaki anlamına da hiç uzak değil:
-Damarlarından barış akan bir tanrıca gibiydi!