Silivri’de Ergenekon Davası için savcının esas hakkında mütalaası okudu. Bir gün sonra Adalet Bakanlığı ve iktidardaki partinin genel merkezi bombalandı.
Aslında bu saldırılar, yıkıcı olmaktan çok “güçlendirici” özelliğe sahip olduğunu anlamamak için ağır derecede “salak” olmak gerekiyor.
Son iki gün itibarıyla kim “mağdur” oldu?
Tabii ki bombalanan ve lav silahlı taarruza uğrayan AKP!
Bu türden operasyonlar eskiden de yapılırdı. Mesela Avrupa Birliği kurullarında Türkiye’deki insan hakları ihlalleriyle ilgili bir karar mı alınacak? Tam bu sırada birdenbire(!) bölgede bir baskın yaşanırdı. Köylüler öldürülür, çoluk çocuk yan yana serilir, olay yerine gazeteciler helikopterlerle sevk edilirdi.
Kanlı PR operasyonlarının en ünlüsü 15 Ocak 1996’da yapıldı ve tarihe de “Güçlükonak Katliamı” adıyla geçti. Evlerinden asker kontrolünde “operasyona gidiyoruz” diye alınan korucular, bir minibüsün içinde kurşuna dizilip, sonra da yakıldı. Yolun bir ucunda karakol diğer ucunda tabur yer alıyordu. Aşağıdan nehir akıyor, yukarısı ise tırmanılması imkansız sarp kayalıklardı. İşte bu noktada örgüte eylem yaptırıp, faturayı de AB’ye keseceklerdi. Başlarında Şanar Yurdatapan olan bir grup yürekli insan İstanbul’dan kalkıp Güçlükonak’a gittiler. Gazeteci Celal Başlangıç gördükleri ürpertici manzarayı şöyle yazıyordu:
“Tam bileğinden kopmuştu ayak… Havaya kaldırınca içinden kirli beyaz bir sıvı damladı. Dışı yanmış, kavrulmuş. Yarılan etin altından kemikler görülüyor…”
Önce oraya gidip olayı aydınlatanlara dava açıldı. Sonra işler değişti. Yakınları öldürülen köylülerin davası Barış İçin Biraraya İnisiyatifi yardımıyla AİHM götürüldü. Türkiye kişi başını 15 bin Euro ödenmesine karar verdi.
Bu paslı numaralar şimdi yeniden tezgaha konuluyor. Gerçek mağdurları daha fazla zan altında bırakmak, ezenlerin elini güçlendirmek için…
Bu olaylarda kimin yaptığından, ziyade kimin yaptırdığı önemlidir! Bin de sonuçları itibarıyla değerlendirmek gerek: Eylem kimi güçlendiriyor?
Ergenekon mütalaasının ardından gelen bombalama eylemlerine bakınca açık olarak görülüyor ki, devletimizin klasik işleyişi devam ediyor.
Eskiden de bunlar yapılıyordu, şimdi de aynen devam ediyor.
Temizlenen bir şey yok:
-Kiri-pası ile her şey yerli yerinde!