Türkiye’de bir yanda “bayram coşkusu” yaşanıyor, diğer yanda ise büyük bir cehennemin harlı ateşlerinde insanlar kavruluyor. Cezaevlerinde bulunan Kürt tutuklu ve hükümlüler 46 gündür açlık grevindeler.
Cumartesi günü Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir edebiyatımızın devi Yaşar Kemal’i ziyaret ederek bu drama dikkat çekti. Yaşar Kemal, 1999 yılında da benzeri bir durumda devreye girmişti. Belli ki, onun sesine olan güven eski sağlam yerinde duruyor. Büyük usta “izlemek acıların en büyüğü” diyerek şöyle devam etti:
-Bu durum insanlığa hiçbir zaman yakışmaz. Bugün insanların talep ettikleri demokrasilerde insan hakları içindedir!
Yaşar Kemal tehlikenin kapsadığı alanları da şöyle sıraladı:
-Ölümler engellenmezse vebali iktidarın, muhalefetin, medyanın giderek hepimizin olacaktır!
Baydemir ile Kemal’in buluşması insan haklarına duyarlı yayın organlarının birinci sayfalarında yer aldı. Merkez medya ve İslamcı/Hükümetçi gazeteler tarafından haber değeri görülemediği için ya hiç yer verilmedi ye da arka sayfalardan küçük olarak gösterildi.
Oysa Yaşar Kemal’in her sözü dünya medyası tarafından değerli görülür. Onun görüşleri ve uyarıları Batılı gazetelerde yer alınca o zaman bizimkiler uyanır:
“Yaşar Kemal uyardı!”
Eğer batılılar görmezse bizimkiler uyur geçer… Bu tipik bir “aşağılık kompleksinin” yansımasıdır!
Demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü gibi bizim medyanın düşük yoğunluklu ilgi gösterdiği konular ancak batıda gündeme gelirse biz de habere dönüşüp sayfalara girebilir.
Bu ölçü magazin konular da bile böyledir. Yıllar önce (2001) New York Times (NYT) muhabiri dönemin ünlü lokali Laila’da çalışan bir garsonun mesai sonrası evine nasıl gittiğini yazmıştı. Haber NYT’de yayınlandığında bizim medya bir anda ortalığı ayağa kaldırdı. Zavallı çalışanlar hangi koşullar altında İstanbul eğlence alemine hizmet sunduğu falan akıllara gelmişti.
Açlık Grevleri de böyle… Batının gündeminde değil. O zaman salla-yolla!..
Peki medya ilgilenmiyor, Hükümet ne durumda? Adalet Bakanı “tamam sesinizi duyurdunuz!” buyurdu:
-Artık bırakın!
Açlık grevcilerinin talepleri ne olacak?
O konunun yanıtı henüz yok!
Ama Diyarbakır Cezaevinde önce gün “devlet ilgisi” nasıl bir beklenti içinde olduklarını gösterdi. Diyarbakır D Tipi Cezaevine gelen başsavcı vekili PKK’li tutukluların koğuşunda “Açlık greviniz bizim için önemli değil” dedikten sonra eski yılların hoyratlığına gönderme yapıyor:
-Bizim önemli olan şey bilinç kaybı olduktan sonra sizlere müdahale edebilmektir!!!
Bu bakış açısının “resmi” olduğu inkar edilemez ama insanlıkla da bir bağı bulunduğunu kimse söyleyemez!
Bu iktidarla her şey insanlığın dışına doğru kayıyor. Bayram seyran dinledikleri de yok.
Açlık grevleri ve Yaşar Kemal
Posted in Köşe Yazıları.