Recep Tayyip Erdoğan’ın çok iyi bir hatip olduğu başta kendisi olmak üzere herkes tarafından kabul ediliyor. Bu konuda kendisinin rakibi yine kendisi olabilir.
Bu çizgiye gelinince akıllara öncelikle şu soru düşüyor:
-AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan mı daha iyi konuşuyor, yoksa Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan mı?
Böylesi bir ayrım yapılabilir mi?
Evet yapılabilir. Zaten bunu Erdoğan’ın kendisi de yapıyor. AKP Genel Başkanı olarak partisinin bir toplantısında kürsüye çıkıp, siyasi rakiplerine bir güzel saydırıyor. Sonra toplantıdan çıkıp, Cumhurbaşkanlığı forslu 382 adet aracından birine biniyor ve gidiyor.
Rakipleri ona cevap vermeye başladığında, Erdoğan artık Cumhurbaşkanı olarak mesaisine başladığından, siyasi rakiplerinin söylediklerinin tümü “Cumhurbaşkanı’na hakaret” klasörüne giren birer suç demeci haline geliyor.
İşte o yüzden iki ayrı şahsiyet, iki ayrı hatip, iki ayrı mevki, iki ayrı makam ve iki ayrı görev söz konusu…
•••
Bu açıdan bakınca hangi halindeyken daha iyi konuşmalar yapabiliyor, sorusu insanların kafasını kurcalıyor.
Konuyu uzmanlarına bırakıp biz yine bildiğimiz yoldan gidelim.
Erdoğan, AKP Genel Başkanı olarak daha iyi konuşmalar yapamıyor gibi bir görüş birliği oluşuyor sanki.
AKP İstanbul 6. İl Kongresi’ne tanıtım olarak çok iyi hazırlanılmıştı. Şehrin her yanı Erdoğan portreleri, kongre afişleri, bayrakları, büyük ilan panoları ile donatılmıştı. Bir de kapsayıcı not eklenmişti:
“Tüm İstanbul Davetlidir.”
Kongreler partili delegelerin katılabileceği özel toplantılardır. En fazla parti üyeleri de izleyici olarak salonlara alınabilirler. 15 milyon kişi, 20 bin kapasiteli bir salona davet ediliyor. Büyük bir kaos yaşanabilirdi. Allah korudu, o kadar kişi gelmedi.
Salonda yeterli coşkuyu göremeyince, siz 24 Haziran’da bu sesle zor kazanırsınız, yollu sitem de etmeyi ihmal etmedi.
•••
İki gün sonra AKP Meclis Grup Toplantısı’nda yine parti lideri sıfatıyla kürsüye çıktı. Tam bir “yorgun demokrat” formasyonu ile “gitmek” kavramı üzerine felsefi bir cümle kurdu:
-Milletimiz TAMAM derse, kenara çekiliriz!
AKP Genel Başkanı’nın bu cümlesinden sonra adeta yer yerinden oynadı. Tamam kelimesi bir anda en hızlı biçimde değer kazanan politik kavram haline geldi.
Bu sihirli bakış açısını ve en kısa yoldan iktidarı uğurlama kelimesini hiçbir muhalif bulamamıştı. Siyasi reklam kampanyaları düzenlemiş anlı şanlı şirketler bile Erdoğan’ın hakkını teslim ettiler.
Nasıl etmesinler ki, bütün dünya bu TAMAM kelimesine kilitlendi. Milyonlarca kişi aynı anda “TAMAM” diye haykırdı.
Koca ülke sanki yeni bir ufka doğru harekete geçti:
-Tamamistan Cumhuriyeti!