PYD lideri Müslüm, Suriye’de ayrı bir Kürt devleti kurmak istemediklerini söyledi. Barzani’nin Başkanı olduğu Kuzey Irak’taki Federatif Kürdistan ile ilgilenmediklerini örnek de almadıklarını sözlerine ekledi.
Salih Müslüm Suriye’deki olayların başta bir devrim olduğunu ama ilerleyen süreçte yaşanan gelişmelerin bu devrimi yolundan çıkarttığını da sözlerine ekledi.
Nazım ALPMAN/ BRÜKSEL
Suriye’deki “Kanlı Bahar” ile birlikte pek çok yeni politik aktör sahneye çıktı. Bazıları kayan yıldızlar gibi bir parlıyorlar, bir kayboluyorlar. Bu yeni yıldızlardan biri de Suriye Kürtlerinin lideri Salih Müslüm’ün, Türkiye kamuoyunun dikkatini çeken bir özelliği var: İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) mezunu bir kimya mühendisi. Son derece akıcı bir Türkçe ile konuşuyor. Yeni liderin Türkiye medyasındaki takdimi iki seçenekli olarak yapıldı: Türkçe konuşması ve İTÜ mezunu olması iyi, Kürt olması ise “kuşku” uyandırıcı!
Salih Müslüm ile Avrupa Parlamentosu’nda yapılan uluslararası bir toplantı sırasında görüştük. Suriye’nin geleceği, Kürtlerin pozisyonu, uluslararası toplumdan beklentileri, PYD’nin (Demokratik Birlik Partisi) nasıl bir örgüt olduğu hakkında bilgi istedik, o da alabildiğine açık, içten, sıcak yanıtlar verdi.
Salih Müslüm’le sohbete İTÜ’den başlıyoruz. Kendisi okulun kimya mühendisliği bölümünden 1975 yılında mezun olmuştu. Okulunun lider yetiştirmek konusundaki ününe vurgu yapmadan geçemedi:
-İTÜ’den mezun olan pek çok değerli lider var. Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan, Turgut Özal (?) bu okuldan mezun olmuş önemli liderlerdir.
Salih Müslüm sağın köşe taşlarını döşeyen bu liderlerle kendi arasındaki farkı da fark ettirmeden bu bölümü bitirmedi:
-Tabii bizim dünya görüşümüzle onlar arasında fark var. Ama Türkiye’nin önemli liderleriyle aynı okuldan mezun olmak güzel bir şey!
Türkiye gazetelerinde televizyonlarında yapılan yorumlarda Suriye’de ortaya çıkan yeni durum ile Irak’ın kuzeyindeki Federal Kürdistan arasında kurulan bağlantıları hatırlatıp soruyorum:
-Kürdistan’ın parçaları bütünleşiyor deniliyor, siz ne diyorsunuz?
-Biz Güney Kürdistan’ı izliyoruz, ama ilgilenmiyoruz. Onlarla birlikte yapacağımız bir şey bulunmuyor. Çok farklı durumlarımız var.
KADIN EŞ BAŞKAN GELDİ
Biz Salih Müslüm’ü PYD’nin lideri olarak biliyoruz. Şimdiye kadar onunla ilgili çıkan haberlerde böyle anılıyordu. Oysa kendisini tanıtırken “PYD Eş Başkanıyım” dedi. Bu değişimin ne zaman olduğunu sordum, anlattı:
-Biz 5. Kongremizi 16 Haziran 2012’de yaptık. Bu kongrede bazı yapısal değişikliklere gittik. Parti Meclisi üye sayısını 13’ten 25’e çıkarttık. Eş Başkanlık sistemine geçtik.
-Eş Başkan kim oldu?
-Asya Abdullah arkadaşımız Eş Başkan olarak seçildi ve göreve başladı.
Asya Abdullah’ı yakında göreceğiz. 27-28 Eylül’de Cenevre’de yapılacak bir toplantıya PYD’i temsilen katılacak. Yanında bir kadın yönetici daha olacak. Batı Kürdistan Halk Meclisi Eş Başkanı Sinem Muhammed de Asya Abdullah ile birlikte İsviçre’de hazır bulunacak. Batı Kürtlerinin iki kadın lideri 15 Ekim’de de Paris’te basının önüne çıkacaklar.
ÇATI ÖRGÜTÜMÜZ VAR
Salih Müslüm kimya mühendisi olarak Halep’teki özel bürosunda çalışıyormuş Suriye’de olaylar patlayana kadar… Kimya Mühendisleri Sendikasının da üyesiymiş. Partisinin kuruluşu 2003 yılında tamamlanmış:
-İllegal olarak faaliyet yürüttük, çünkü yasal parti kurmak mümkün değildi.
-PYD’nin adında Kürt ve Kürdistan yok. Üyelerinizin tamamı Kürt mü? Yoksa başka etnik grupları da kapsıyor musunuz?
-Çoğunluğumuz Kürt… Ama bizim bir de şemsiye yapılanmamız var. Demokratik Toplum Hareketinin içinde Hıristiyan Araplar, Ezidiler, Süryaniler, Ermeniler, Çeçenler de yer alabiliyor.
DEVRİM YOLDAN ÇIKTI
Müslüm ve arkadaşları Suriye’nin giderek ateş topu haline gelişini nasıl değerlendiriyorlardı? Beşşar Esad rejimini devirmek için bir araya gelen uluslararası güçlerle aralarında bir bağ var mıydı? Bu konulara da girdik:
-Uluslararası toplumdan bir talebiniz var mı?
-Kimseden hiçbir şey istemiyoruz. Biz iki silahlı grubun arasındayız. Suriye devriminin bir parçasıyız…
-Bir dakika Suriye’de yaşananları devrim olarak mı görüyorsunuz?
-Başında öyleydi, ama sonra yolundan çıktı!
-Esad rejimi size yönetimi devretmesinden sonra mı böyle düşünüyorsunuz?
-Bize kimse bir yer/bölge falan bırakmadı. Biz kendi gücümüzle rejim güçlerini bölgemizden çıkarttık. Örgütlüydük bunu yapabildik.
-Sizin de silahlı birlikleriniz var mı?
-Evet, var ama bir saldırı-çatışma-iktidarı devirmek için değil. Sadece kendi halkımızı korumak için silahlı gruplarımız var. Kimseyle de çatışmaya girmek istemiyoruz.
DEMOKRATİK ÖZERKLİK
-Batı Kürdistan kuruldu mu?
-Hayır! Anayasal olarak bizi tanıyan bir rejimle birlikte yaşamak istiyoruz.
-Örnek olarak yakın durduğunuz bir yer var mı?
-Yok. Güney Kürdistan çok farklı, bizimle benzeşen bir yanı bulunmuyor.
-Ne istiyorsunuz?
-Demokratik Özerklik istiyoruz. Sınır falan da düşünmüyoruz. Şam’da yaşayan Kürtleri Kürdistan’a taşımak istemiyoruz. Anadil okulları açtık. Kürtçenin eğitim dili olarak yaygınlaşmasını sağlamayı düşünüyoruz.
Salih Müslüm Avrupalı Kürtlerden çok ilgi ve sevgi görüyor. Bizim bu kısa konuşmamızın içine en az 10-12 kare hatıra fotoğrafı, bir o kadar sarılıp öpmeli kutlama tokalaşmaları da sığdı. Salih Müslüm değişik Avrupa kentlerinde diplomatik temaslarda bulunduktan sonra yeniden ülkesine dönecek. Ama öyle görünüyor ki, bundan sonra yeni liderin bir ayağı hem Avrupa’da olacak…