Türkiye yeni bir seçime hazırlanıyor. Demokrasiyle idare edilen toplumlar için sandık ve seçimler doğrudan mutluluk kaynağı olmalı… Seçimle gelmiş hükümetleri deviren askeri cuntalar bile umutlu bir gelecek için seçimleri telaffuz ederler:
-En kısa sürede demokrasiye dönülecektir!
Türkiye’de askeri bir cunta yok. Seçimle gelmiş, üst üste çok sayına seçim kazanmış iktidar bulunuyor. Ama bir sorunu var:
-İktidarı bırakmak istemiyor! Seçimle bile..!
İktidar partisinin eli sopalı militanı (milletvekili kimliği de taşıyor) Hürriyet baskını sırasında ne diyordu:
-Seçim sonuçları ne olursa olsun, seni başkan yapacağız!
Bu alt beyin fışkırmaları sadece bir kişiye ait değil. Belli bir hazırlıktan dışarı taşan olasılıkların değerlendirildiği toplantılardan arta kalan kirli düşünceler…
İktidara çöreklenmiş bu güruh ile başa baş, dişe diş mücadele edebilen Türkiye’de tek bir siyasi hareket var: Halkların Demokratik Partisi!
Daha çekirdek bir tanımlama gerekiyorsa, “Kürt Özgürlük Hareketi” diye okuyabiliriz.
İktidarın en etkili panzehirini Kürtler oluşturuyor. AKP’nin her hareketine anında yanıt verebilecek politik esneklik yanında bilekli bir direniş geleneğine de sahip olduğunu gösteriyor.
7 Haziran 2015 genel seçimlerinde Erdoğan’ın Başkanlık rüyasından HDP uyandırdı:
-Seni başkan yaptırmayacağız!
Dediler ve yaptırmadılar!..
Bu yüzden Erdoğan yüz seksen derecelik bir açı farkıyla yeni seçim stratejisi hazırladı: Barış süreciyle olmadı, şimdi sıra savaş sürecinde!
Savaş sürecinde neler yapabileceğini de Cizre’de gösterdi, gösteriyor.
Silahsız halkı katlettiler, silahlılar (gerilla) ise kendilerini korudular.
Cizre Modeli başarılı olursa, bunu tüm ülkeye şamil kılacaklar. Şimdi ikinci aşamaya geçildi. Cizre’nin en fazla kurşunlanan -Nur, Sur ve Cudi- mahallelerine sandık konulmayacakmış. Cizre İlçe Seçim Kurulu böyle karar almış, zannediyorduk ki; karar Başkan Eray Temizkan’ın tek başına attığı bir imza ile alındığını Hürriyet gazetesi haberleştirdi.
Görüldüğü üzere bu sadece HDP’yi destekleyecek Kürtlere karşı alınmış bir karar..! Bu yüzden önemsemeyebilirsiniz. Zaten kurulun CHP’li üyesi Kemal Cingü “bize danışılmadı” derken bir önceki cümleyi güçlendiren ifadelerle şöyle görüş açıklıyor:
-Eğer danışılsaydı, ben de hakimi desteklerdim. Çünkü o mahallelere girilemiyor!
Oysa bu yöntem siyasi hayatımıza “ülke normali” halinde dahil olursa, hiç kimsenin kuşkusu olmasın yarın öbür gün Kadıköy, Bakırköy, Beşiktaş gibi CHP seçmenlerinin çoğunlukta olduğu bölgelerde de uygulanabilir.
Bu operasyon Kürtlere değil demokrasiye karşı yapılıyor!
Sesinizi çıkartmazsanız sizi de kapsayacak. Tıpkı sağanak sonrasında oluşan sel felaketlerini gibi, dur durak dinlemeyecek. Önüne kattığı her şeyi sürükleyip götürecek.
Kürtler Cizre’de direndi, direniyor. Sadece kendileri için değil bu ülke normalleşsin diye… Bu yüzden etle tırnak gibi bir birine kaynamış bir sorunumuz olduğu yerde duruyor:
-Demokrasi eşittir, Kürt Sorunu!