Canım Türkiyem!

 

Bütün duvarların aşılmış olduğu ülke

 

Türkiye öyle bir zaman diliminden geçiyor ki, toplumsal olarak kabul edilmiş bütün değerlerin üzerinden tek adımla atlanıyor. Ayıp, günah gibi kavramların duvarları delik deşik ediliyor.

Eski bir fıkra vardır… Dünya turuna çıkan bir İngiliz soylu, genç karısının sadakatini test etmek için iki gün sonra şatosuna dönüyor.

Yatak odasına girince ne görsün? Genç karısı aşığı ile ateşli bir şekilde sevişmiyor mu? Kızgın bir şekilde karısına hitaben diyor ki:

-Seni yoksulluğun içinden çekip çıkardım, prensesler gibi bir hayat sağladım. Emrine uşaklar, hizmetçiler verdim. Hazine değerinde mücevherlerin oldu. Sadece tek istedim, sadakat! Onu da yapmadın, ilk fırsatta beni aldattın. Yazıklar olsun sana! Derhal bu şatoyu terk et!

Üzgün koca elindeki bastonunu yere vurarak karısının aşığına dönüyor “Size gelince delikanlı” diyor:

-Hiç olmazsa ben konuşurken durabilirdiniz!

İktidar ateşiyle yanıp tutuşan bizimkiler de fıkradaki pişkin delikanlı gibiler… İş üstünde yakalanmış olmalarına karşın kısa bir süre bile durmuyorlar! Ha babam, de babam işlerine devam ediyorlar.

Suçüstü yakalanmış olan bakan çocukları ve onların yakın dostu yabancı işadamı yargılanmadan serbest bırakılıyorlar. Başbakan da “Sağlam İrade”si ile diyor ki:

-Hak yerini buldu!

Eğer bu “yerini bulmuş hak” tespiti doğruysa tahliye edilen çocukların babaları neden bakanlık görevlerinden alındılar?

Memleketin bütün hâkimlerini, savcılarını, emniyet müdürlerini, jandarma komutanlarını size “özel güvenlik şirketi” haline getirebilirsiniz ama temizlenmiş olabilir misiniz?

AKP’nin Ustabaşı 1 Mart 2014 günü Kırklareli’nde konuşuyor. Fethullah Gülen ile CHP’yi aynı anda vuruyor:

-Koskoca 90 yıllık CHP’yi Pensilvanya’daki o zat yönetiyor!

Sanki daha üç-dört ay önce AKP’nin İkinci Adamı Bülent Arınç’ı Gülen’e ziyarete yollayan kendisi değilmiş gibi konuşuyor, konuşuyor, konuşuyor!..

Bunlar da Türkiye’yi özel bir yere getirip bırakıyor:

-Bütün ahlak duvarlarının yıkılmış olduğu ülke!

 

Yaş almak ve yaşlanmak

 

Bu köşede “özel şeyler” pek yer almadığını okuyanlar bilir. Ama geçen Cuma (28 Şubat 2014) benim son derece özel bir durumum büyük bir kitle tarafından canlı olarak görüldü, izlendi!

Artı 1 tv’de Tululah Tekelioğlu’nun hazırlayıp sunduğu “Gece Masası” programında gazeteci dostum Serpil Yılmaz ile konuktuk. Saat:24.00’te geldiğinde stüdyonun ışıkları karardı. İçimden “eyvah” dedim: Bir şeyler mi oluyor?

Birden ortaya bir pasta geldi arkasından da Şevval Sam çıktı kameraların arısından… Tuluhan Tekelioğlu durumu izah etti:

-Bugün Nazım Alpman’ın doğum günü!..

Kanalın en çok izlenen renkli programında canlı yayında bir doğum günü sürprizi yapılması -yaş haddinden olsa gerek- beni duygulandırdı. Hele Şevval’in enstrümansız okuduğu benim çok sevdiğim “Ander Savdalık” adlı Karadeniz türküsü olağanüstüydü.

Aslında 29 Şubat doğumluyum. 28 Şubat bir gün önce, 1 Mart ise bir gün sonraya denk geliyor. Gece yarısı 24.00 tam olarak araya sıkışmış 29 Şubat’ı yakalıyordu.

Kendimi çok şanslı hissettim!

Bunun için aleni olarak teşekkür edeceğim: Öncelikle bu “operasyonu” tasarlayan Tuluhan’a ve Gece Masası Ekibine, onlarla birlikte gizli bir çalışma yürütüp yayın saatine kadar hiç açık vermeyen Şevval’e ve o gece benim gibi her şeyden habersiz gazetecilik üzerine konuşmakta olan Serpil Yılmaz’a teşekkür ediyorum.

Kaç oldun abi? Denildiğini duyar gibiyim. Çok fazla olan güzel bir rakamı geride bıraktım: 62!..

İnsanın güzel dostları olunca güzel yaş alıyor!

 

 Zeynep Atikkan gazeteciliğe devam ediyor hala

 Avrupa Yeni Sağı

Uzun yıllar Hürriyet’te çalıştıktan sonra “tasarruf önlemi” olarak gazetesinin dışına itilen Zeynep Atikkan mesleğine devam ediyor. Çünkü sahici bir gazeteciyi gazetesinden atabilirsiniz ama onu gazeteciliğin dışına atmanız mümkün olmaz!

Zeynep Atikkan “Amerikan Cinneti” kitabından sonra (Aslı Tunç’la birlikte) Gezi’yi haber veren çok değerli bir çalışma yapmıştı: Blogdan Al Haberi!

Şimdi de Avrupa’da yükselen yeni sağ akımı araştırıp kitaplaştırma aşamasına gelmiş. Geçen hafta Gümüşlük Akademisi’nin İstanbul Arnavutköy’de açtığı yeni bölümü “Misafir Odası”nda, Zeynep çalışmasında elde ettiği verileri paylaştı.

Avrupa’da yükselen yeni sağın önderleri çok iyi sosyal medya kullanıcılarıydı. 30-40 yaş aralığındaydılar. Çoğu pazarlama okumuşlardı. Genel olarak sportif, bakımlı ve şık giyiniyorlardı. Ağızlarına gelen her şeyi söylüyorlardı. Provatiftiler! Tamamı Müslümanlar başta olmak üzere yabancılara karşı bir politikayı savunuyorlardı.

Bu yeni yükselen akıma öncelikle işini kaybedenler oy veriyorlardı.

Bu oluşumlar 11 Eylül’den önce yola çıkmışlardı. Şimdi de yükselişe geçmişlerdi.

Böylesi çalışmalar eskiden büyük gazetelerin seri röportaj sayfalarında günlerce yayınlanırdı. Zeynep Atikkan gibi değerli bir formasyona sahip gazetecilerin eleyen sistem magazin kalıplarına sıkıştı kaldı.

Ama görüldüğü gibi sahici gazeteciler, yollarına devam ediyorlar. Varsın bir kağıt gazetede yazamasınlar, ne çıkar ki?

 

Posted in Köşe Yazıları.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir