Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) hafta başından itibaren Cumhuriyet tarihinin en önemli toplantılarına sahne oluyor. Öyle ki, TBMM kendi kendisini fiilen yok etmekle eş değerde bir süreci yaşıyor.
Tamamen kontrolden çıkmış bir baş dönmesi içinde parlamenter sistem dağıtılıyor. Bunu da parlamenterler kendi elleriyle yapıyorlar.
Yenilgisi kaçınılmaz olmuş takımların taraftarları çaresizlik içinde haykırırlar ya:
-Vur-kır-parçala bu maçı kazan!..
Meclisteki iktidar bloğu aynen bu havada yürüyor felakete doğru. Anayasa’ya uygun oy kullanın çağrısına küfürle yanıt verebiliyorlar.
-Sayın bakan Anayasa’ya uyar mısınız?
-Sana mı soracağım lan!
Düzey bu seviyelerde…
Oysa iktidar bloğu bu kadar çaresiz değil. Oturup kendi içlerinde samimi biçimde bir değerlendirme yapabilseler, 2002’de demokrasi şenlikleriyle geldikleri Türkiye’yi nasıl yükseltip, Avrupa Birliği’ne oy birliğiyle davet edilen ülke getirdiklerini hatırlayabilirler.
Sonra da oradan tepe taklak edip, başka ülkelerin içişlerine müdahil olarak Türkiye’yi ateş çemberinin içine attıklarını görebilirler.
Şehitsiz, gazisiz, bombasız, katliamsız, suikastsız bir Türkiye neden mümkün olmasın ki?
Bu bir hayal değil.
Zaten iktidara geldiğiniz Türkiye böyleydi.
Yine olabilir.
Sadece biraz akıl fikir çokça da vicdan gerekiyor.
TBMM’de böylesi bir nüvenin yaşadığına inananlar Türkiye’nin çoğunluğunu oluşturuyor.
Aşağıda “vicdanlara verilen” iki dilekçe yer alıyor.
***
Sayın Milletvekili,
Hangi partiden seçilmiş olursanız olun, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde hepimizin, bütün milletin vekilisiniz. Parti, siyaset, dil, din, ırk, mezhep gözetmeksizin bütün yurttaşların haklarının savunucusu, dileklerinin, şikâyetlerinin, taleplerinin sözcüsüsünüz. Biz yurttaşların sesimizi duyuracağımız, sözümüzü ileteceğimiz, haklarımızı korumak için sığınacağımız son ve en yüksek merci olan Meclis’teki gözümüz, sesimiz, elçimizsiniz.
Oylarınıza sunulan anayasa değişikliğiyle parlamenter sistemin fiilen askıya alınıp Meclis’in tek kişinin emrinde göstermelik bir kurula dönüştürülmek istendiği şu tarihsel anda her şeyden önce biz yurttaşlara, seçmenlerinize ve ülkemizin geleceğine karşı sorumlusunuz. Adı ne konursa konsun, nasıl sunulursa sunulsun Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin millet, yani bizler adına kullandığı yetkilerin kim olursa olsun kişiye devredilmesi millî iradeye karşı darbe ve parlamenter sistemin sonudur; hatırlatmak istiyoruz.
Anayasalar toplumsal uzlaşma belgeleridir; olağanüstü koşulların, savaş, terör ve çatışmanın yarattığı zehirli atmosferde korkutmayla, sindirmeyle, dayatmayla yapılamaz. Daha önce yaşamadığımız derinlikte bir cepheleşmenin doğurduğu savaş, kan, nefret ortamında yapılacak anayasa, bir kesimin yasası olacak, toplumu birleştirmek yerine daha da bölecektir.
Darbeciler Meclis’i bombaladı. Siz sayın milletvekilimiz, onların varlığına kastettikleri Meclis’in yetkisiz, işlevsiz göstermelik bir kuruluşa dönüştürülmesine izin vermeyin.
Biz yurttaşlar tarih ve toplum önünde uyarı görevimizi yapıyoruz. Parlamenter demokrasiyi, Meclis’i, ülkemizin ve halkımızın geleceğini korumak için seçilmiş siz milletvekilimizin de tarihe ve hepimize karşı sorumluluğunuzu unutmayacağınızı umuyoruz.
Oyunuzu kullanırken, temsil ettiğiniz çoluk çocuk milyonlarca yurttaşı düşünün, hepimizin geleceğinden sorumlu olduğunuzu unutmayın.
Saygılarımızla.
***
Milyonlarca yurttaşın siyasî iradesini temsil eden HDP’ye yönelik iktidar odaklı linç kampanyası; yöneticilerinin, milletvekillerinin, belediye başkanlarının peş peşe tutuklanması, özellikle geleceğimizi belirleyecek anayasa değişikliğinin oylanacağı günlerde, TBMM’nin üçüncü partisinin devre dışı bırakmaya çalışılması, demokrasi adına vahim gelişmelerdir.
Kışkırtılmış kalabalıkların, apaçık şekilde HDP milletvekillerini hedef alan nefret söylemi en üst düzeydeki yetkililer tarafından teşvik ediliyor, onaylanıyor.
İçerde ve dışarda sürmekte olan kanlı savaş ve terör ortamında her gün onlarca insanımızı, birliğimizi ve gelecek umutlarımızı yitiriyoruz. Varlık nedeni ve güvencesi barış ortamı olan, savaş ve terörden en fazla zarar gören HDP’nin siyaset dışına itilmesi, milyonlarca seçmeninin iradesinin yok sayılması bir yana silah ve şiddete endekslenmiş yapılara güç kazandıracaktır.
Siyasi görüşü, parti ve kimlik aidiyeti ne olursa olsun, savaşların ölümlerin, şiddetin durmasını isteyen herkesi tehlikenin farkında olmaya; kışkırtıcı şiddet siyasetinden medet uman güç odaklarını uyarmaya ve demokrasi adına HDP’ye sahip çıkmaya çağırıyoruz.
YURTTAŞ GİRİŞİMİ ve DİYALOG GRUBU