Kendimize bakmak

Türkiye’de eleştirilecek o kadar çok şey var ki,

hangisine el atsanız “yerinde” bir tespit olarak kabul görüyor.

Bu “yerinde” tespitler yüzünden bir türlü kendimize bakamıyoruz. Acaba bizde de bir eksik gedik var mı? Varsa bunları dile getirmek için “zaman” uygun mudur? Karşında yer alanla “malzeme vermek” doğru mudur? Sorular uzayıp gidiyor…

2007 Genel Seçimlerinden önce National Geographic dergisine “Hamsi Dosyası” hazırlamak için fotoğrafçı Coşkun Aşar’la birlikte Doğu Karadeniz bölgesinin bütün limanlarını dolaşmıştık. AKP iktidarı balıkçı teknelerinde kullanılan mazot için indirim uyguluyordu. Balığa çıkanlar tekneler, yedekçi tekneler, kara ekibi, toptancılar, tezgahta satıcılar, seyyarlar falan toplam 2 milyon 600 bin kişi bu sektörün içindeydi. Bu ahali AKP’nin balıkçılara verdiği desteği biliyorlardı. Ama AKP’nin artık gitmesi gerektiği üzerine yorum yapanlar bilmiyorlardı. O dönemde bir yazar ağabeyime bu durumu anlatmaya çalışıyordum ki “dur Nazım” dedi:

-Ben şu günlerde AKP için hiç iyi bir şey duymak istemiyorum! Ülkede çok iyi bir hava oluştu. Bunlar gidecek!

Cumhuriyet Mitingleri epeyce kalabalık topluyordu. Ama 22 Temmuz 2007 Genel Seçimlerinde AKP yüzde 47 ile sandıktan çıktı!

Bu hikaye sol-sosyal demokratları kapsıyor. Sosyalistler için de basit ölçüler olabilir. Mesela her şeyin korkusuzca yazılabildiği sosyalist çizgideki yayın organlarımızın her biri neden elle tutulur tirajlara ulaşamıyor?