Devletimiz güçlüdür!

Evvel zaman içinde, devletimizin nasıl bir varlık olduğu konusunda değişik zamanlarda, birbiriyle çelişen değişik tanımlamalar yapılırdı.

Bazen devletimizin “baba” olduğu vurgulandı.

Bir başka zaman ise “Ana” şefkati öne çıkarıldı.

Prof. Dr. Necmettin Erbakan ise devlet meselesinde bir hayli “halkçı” tanım getirdi: Garson devlet!

Bu teoriye göre garson devlet, millete hizmet edecekti!

Devletin koordinatör olduğu haller için de öneriler vardı. Daha çok kültür sanat alanında destekleyici rolü vurgulandı.

Ama bir başka tanım var ki, hepsinin tepesinde yer aldı:

“Güçlü devlet!!!”

•••

Devletin gücünün gerektiği zaman ve zeminde sıklıkla gösterilmesi gerekiyordu. Çünkü güçlü devlet gücünü göstermezse, sanki güçsüzmüş gibi algılanabilirdi. Bu yüzden de devlet olur olmaz durumlarda, durmadı, dinlenmedi, oturmadı, nefes almadı ha babam de babam güçlü halini kanıtlamak için gücünü gösterdi.

Grevleri yasakladı. Mitingleri dağıttı. Madenlere girmeyen köylüleri köy baskınlarıyla topladı, zor yoluyla madenlere indirdi.

Daha başka marifetleri de vardı tabii.

Gerekli olduğuna inandığı koşullarda ülkenin aydınlarını birer ikişer öldürdü. Hatta bunu o kadar açık yaptı ki, öldürülecek kişilerin öldürülmelerinden önce yüzüne karşı söyledi.

Bunun en açık iki örneği vardır. İlki, Ankara’da Milli İstihbarat Teşkilatı merkezinde MİT Müşteşarı General Teoman Koman gazetecileri “Ünlülere yönelik suikastlar dönemine giriyoruz” dedikten sonra ekledi:

“İçinizde bulunanlardan bazılarınız öldürülebilirsiniz!”

Koman Paşa bu sözleri basın toplantısının ön sırasında oturan Uğur Mumcu’ya bakarak söylemişti.

Paşanın dediği çıktı.

Uğur Mumcu cinayetinin ilk savcısı Ülkü Coşkun soruşturmanın ilk aşamasında Güldal Mumcu’nun soruları karşısında bunalıp ifşa etmişti:

“Bakın Güldal Hanım üzerime gelmeyin, eşinizi devlet öldürmüştür, bu hükümet de bu cinayeti aydınlatmayacaktır!”

İkincisiyse Hrant Dink cinayetinde yaşandı. İstanbul Valiliği’ne çağırılan Hrant, vali yardımcısının yanında İstanbul MİT Başkanvekili tarafından açık olarak tehdit edilmişti:

“Hrant Bey kendinize dikkat edin!”

Sonrası biliniyor. Trabzon’dan Hrant’ın öldürüleceğine dair gelen istihbarat bilgileri İstanbul Emniyet Müdürü tarafından sumen altına atıldı. Tam 17 adet… Hrant Dink öldürüldü.

Bu cinayet dosyasında büyük bir devlet dairesini dolduracak kadar istihbarat, asker, polis ismi yer almaktadır. Yani devletimizin güzide memurları, devletten maaşlarını alan, ona hizmet eden memurlar!

•••

Devletimiz güçlü olduğu konusunda en ikna edici eylemlerini Kürtlerin yaşadığı coğrafyalarda gösterdi.

O kadar şiddetli bir uygulama yaptı ki, alt düzey memurlar için bir yönetmelik maddesi, kanun şıkkı haline geldi devletin Kürtlere olan sevgi ve muhabbeti:

“En iyi Kürt, ölü Kürt’tür!”

Devlet Kürtlerden vergi istedi aldı. Devlet, Kürtlerden asker istedi, aldı. Devlet, Kürtlerden oy istedi, aldı.

Buna karşın hiç güvenmedi, hep kuşku duydu, bu yüzden de canlarını istedi, onu da zorla aldı.

Bu yüzden inanılması gerekiyor, en eski ve değişmeyen ilkeye:

“Devletimiz güçlüdür, bilhassa Kürtlere karşı

Posted in Köşe Yazıları.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir