Turabdin’in Sessiz Çocukları: Süryanilerimiz

 

Turabdin’in sessiz çocukları: Süryanilerimiz

 

Süryanilerin Mezopotamya coğrafyasındaki kökleri günümüzden 5500 yıl gerilere kadar gidiyor.  Turabdin olarak adlandırılan Mardin ve Midyat çevresindeki bölgede MS 4. yüzyılda inşa edilmiş kiliseleri, manastırları hala dimdik ayakta duruyor.

Bunların başında da  “Turabdin’in kalbi” olarak nitelenen Midyat’a 23 km. mesafedeki Mor Gabriel Manastırı geliyor.  MS 397’de temelleri atılan bu kutsal yapı günümüze kadar kesintisiz olarak hizmet vermesi bakımından dünyanın sayılı manastırları arasında bulunuyor.

2003 yılında gittiğim Midyat’a bağlı Arpo Köyünde (Taş) 325 yılına tarihlenen Mor Dimet kilisesini de görmüştüm.

Süryaniler ülkemizin Güneydoğusunda yer alan Turabdin bölgesini merkez alarak “Türkiye bizim anavatanımızdır” diyorlar. Ama bunu bağıra çağıra yapmıyorlar. Diğer bütün etkinlikleri gibi sessizce dile getiriyorlar.

Tıpkı 1915’te sessizce gittikleri gibi…

Ermeniler için çıkartılan Tehcir Kararı sadece onlarla sınırlı kalmamış, bölgedeki diğer Hıristiyanları da kapsar hale getirilmişti. İttihat ve Terakki Partisi’nin üç güçlü isminden Talat Paşa’nın yayınladığı bildiriyle başlayan zorunlu göç ettirme, kısa süre sonra katliama dönüşmüştü. Bölgedeki din adamlarına “Hıristiyanların katli vaciptir!” fetvaları verdirilmişti.

O dönemde tek olan Savur Şeyhi Fethullah Efendi “hayır” demişti:

-Hıristiyanların katli vacip değildir!

Bu yüzden Süryaniler Deyrulzafaran Manastırındaki aziz mertebesine erişmiş eski patrik ve metropolitlerin portrelerinin arasına Savur Şeyhi Fethullah Efendinin de resmini astılar!

Bu “minik detayı” ilk kez Celal Başlangıç yazmıştı 1990’lı yıllarda… Kasım ayının ilk haftası İZ TV için çektiğimiz “Turabdin’de Bir Halk: Süryaniler” belgeseli için Mardin’deydik. Fetullah Efendi’nin de portresini aradık. Yoktu!.. Devlet “rica” etmişti! Müslüman din adamının portresini görünce haliyle arkasını da öğrenmek istiyorlardı ziyaretçiler. O zaman da “hoşgörü”nün duvarları çatlıyordu!

Her şeyi sessizce kabul ettikleri gibi bu ricayı da sessizce yerine getirmişlerdi. Hıristiyan mabedinde başköşeye konulan Müslüman din adamı bile sıkıntı yaratıyordu! Varın gerisini siz hesaplayın…

Hoşgörü, hoşgörü diye avaz avaz bağırmakla iş bitmiyor ki!

Zaten bu kavram da başlı başına bir sıkıntı arz ediyor. Hoşgörü bir kabahatin gönüllü affıdır. Çocuklar top oynarken pencerenin camını kırarlarsa onları dövmemek, toplarını kesmemek hoşgörü olabilir. Ama Müslümanların çoğunlukta olduğu bir coğrafyada Hıristiyanları dinleri nedeniyle “hoşgörü gösteriyoruz” demek, aslında şu anlama gelmiyor mu?

-Sizlerin ümüğünüzü sıkmamız gerekiyor, fakat yapmıyoruz, hoşgörü gösteriyoruz!

Mardin’de bugün çok genç bir Süryani kadın Februniye Akyol, Ahmet Türk ile birlikte Büyük Şehir Belediye Başkanı oldu. Midyat’ta Süryani Gazetesi yayınlanıyor. Ayrıca Süryani Kadın Merkezi çalışıyor. Onların da “Kadınlar” adlı yayın organı var. Ancak nüfusları çok azaldı. Bu yüzden Pazar ayinleri dönüşümlü olarak değişik kiliselerde yapılıyor.

Hoşgörü kelimesi dilimize pelesenk olmadan önce Mardin nüfusunun yüzde 85-90’nını Süryaniler oluşturuyorlardı. 1293’ten 1932’ye kadar Patrikhaneleri Mardin’deydi tam 640 yıl süreyle…

Büyük bir tarih var, bilmediğimiz göremediğimiz. Çünkü onlar:

-Turabdin’in Sessiz Çocukları olan Süryaniler!..

 

Not: İZ TV’de Yakın Tarih kuşağının yeni bölümü “Turabdin’de Bir Halk: Süryaniler” belgeselimiz 24 Kasım 23.10’da ekrana geliyor. Tekrarları da var. Salı 10.35, Perşembe 15.30, Cumartesi 09.20, Pazar 18.45.           

Posted in Genel.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir