Dönülmez barışın ufkunda

Cumhuriyet tarihinin en büyük barış antlaşması yapılacak. Bunun için cesur adımlar atıldı. Fakat nasıl bir “süreç” ise bir türlü ilerleme sağlanamıyor.

Her şeyi ben bilirim diyen zatı muhterem devamlı olarak “mızıkçılık” yapıyor.

En son “Dolmabahçe yanlıştı” buyurdu!

Bir kere en başta anlaması gerekeni sık sık unutmuş görünüyor:

-Kiminle savaştıysan onunla barış yapacaksın!

Adına ne derseniz deyin bu anlaşma/uzlaşma/barışın iki tarafı var. Biri Türkiye Cumhuriyeti, diğeri Kürdistan İşçi Partisi PKK…

Gazetelerin köşe yazılarında belirtildiği üzere “İmralı” Marmara denizinin ortasında ıssız bir ada değil. İmralı denildiğinde PKK Önderi Abdullah Öcalan anlaşılıyor.

Onun bir işaretiyle cehenneme dönecek büyük bir bölge sükunete kavuşuyor. Devlet böylesi konularda kendisinden ricacı oluyor.

Bütün bunlar olurken, çıkıp mızıkçılık yaparak bir yere varılamaz. Seçim var. Milliyetçi oylar MHP’ye doğru kaçıyor. Onları geri çağırayım. Bunun için ne lazım? Günümüzde hiçbir etkisi kalmamış bir iftira:

-PKK Terör örgütüdür!

Kimse yemez…

Geçti artık. Türkiye’yi geride bıraktığı tehlikeli virajlara sokamazsınız. Eğer çok istiyorsanız, siz kendi başınıza girebilirsiniz.

Türkiye dönülmez barışın ufkundadır!

 

 

70’lik gerilla Atilla Keskin

 

Tekin Yayınlarından çıkan dumanı üstünde heyecanlı bir kitap geçti elime… Daha ilk satırından itibaren okuru alıp hem yakın tarihimize hem de geleceğe doğru bir yolculuğa çıkartıyor.

Yazar Atilla Keskin 1964’te TİP üyesi bir genç… 1969’da ise ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübü Başkanı… 1970’te de Filistin’de El Fetih örgütünde gerilla eğitimi alıyor. Yurda dönerken Diyarbakır’da yakalanıp hapse atılıyor. Ama 8 ay sonra çıkıyor. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ile birlikte Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) idamla yargılanıp, müebbet hapis cezasına çarptırılıyor. 1974 Af Yasasıyla özgürlüğüne kavuşuyor.

Yıllar geçse de insanın aklında kalan değişmiyor.

Atilla Keskin de kafasına koyduğunu hayata geçiriyor. 1970’lerde çıkamadığı dağlara 70’inde çıkıyor: Kandil’e gidiyor!

Keskin PKK gerilla kamplarını, eğitimlerini, okullarını, cephe gerilerini hatta Gerilla Şehitliklerini bile ziyaret ediyor. Dağda özgürlüğün tadını çıkartıyor. Ama en fazla kadın gerillalar şaşırtıyor onu… Kendimize rağmen yaptık bu devrimi diye anlatıyorlar eski gerillaya mücadelelerini…

Hani kırkından sonra saz çalınmaz falan derler ya, Atilla Keskin tam onun tersinden yürüyen bir araştırmacı.

Kırk Yıl Önce/Kırk Yıl Sonra Bir Başka Kandil koymuş kitabının adını. Kıyaslamalı olarak anlatıyor gerillayı…

Atilla Keskin Kandil’e giderken Vedat Türkali’yi uğrayıp onun selamını alıp gidiyor. Dönüşte de kadın gerillaların bitkilerden yaptıkları bilekliği Vedat Ağabey’e getiriyor.

Dağ havasının ajitasyondan uzak gerçekliği kitabın bütününde kendini gösteriyor. Herkes koşar adım gerilla olamaz! Her şeyden çok güçlü bir ütopya lazım!..

70’lik gerillanın izlenimleri ve röportajları ilgiyle okunuyor.         

Posted in Genel.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir