Son günlerde en fazla tartışılan konu; Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın cami içinde yaptığı “Dil Kopartma” temalı konuşmasıydı.
Onu bu konuşmaya iten şey etrafında toplanıp çok maaş alarak hiçbir şey yapmayan danışmanlar ordusunun lakaytlığı oldu.
Ülke sahici bir buhran yaşıyor. Yönetim kademelerinde sürekli olarak kadro değişikliğine gidiliyor. Yeni gelenlerin eline “aynı reçete” veriliyor. Bu reçeteye göre de aynı ilaçlar içiriliyor.
Sonuç değişmiyor!
Hastalık gelişiyor, hasta bitkinleşiyor.
Hastayı harekete geçirmek için “bir şeyler” yapmak gerekiyor. İşte burada da görev en tepeye hizmet verecek danışmanlara düşüyor. Ama bunun için aşırı dikkatli, çok özenli ve periyodik düzenli hassas bir çalışma gerekiyor.
Ama “danışmanlar ordusu” maalesef bu yetenekte değil! Hiç ders çalışmadan, kendilerine doğru bir hedef seçmeden yalapşap operasyonlara giriyorlar.
Sezen Aksu’nun beş yıl önce besteleyip söylediği “Şahane Bir Şey Yaşamak” adlı şarkısı doğru bir hedef olmadı. Bir kere şarkı eski, suç olsa zaman aşımına uğrardı. Sonra Sezen Aksu çok sevilen bir sanatçı. Hakkında “suç duyurusu” yapan (Av. Mikâil Yılmaz) öyle ahım şahım kimse değil. Kamuoyunda her söylediği dikkate alınıp “vay be ne biçim çakmış” denilen bir itibara ulaşmış bulunmuyor.
O yüzden 17 Ocak 2022 günü yaptığı suç duyurusu istenen yankıyı uyandıramadı. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı devreye girmek zorunda kaldı. 22 Ocak Cuma günü Çamlıca Camiinde namazını kılıp duasını ettikten sonra, olanca tarafsızlığıyla “yeni görev alanını” açıkladı:
-Hazreti Adem Efendimize kimsenin dili uzanamaz. O uzanan dilleri yeri geldiğinde kopartmak bizim görevimizdir!
Oysa onun görevleri Anayasa’da sıralanıyor. Cumhurbaşkanı milletin birliğini temsil eder diyor 104. Maddede… Tabii bir de Anayasa’da Cumhurbaşkanı yemini var.
“Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarına ve LAİK CUMHURİYET ilkesine bağlı kalacağıma, herkesin insan haklarına ve temel hürriyetlerden yararlanma ülküsünden ayrılmayacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda namusum ve şerefim üzerine and içerim.”
Eğer danışmanlar ordusu hakkını vererek bir işe başlasalardı Cumhurbaşkanı laiklik yemini etmiş bir siyasetçi olarak camii içinde din esaslı bir konuya hiç girmezdi. Hele hele bir pop şarkısının yorumunu yapmak zorunda kalmazdı.
Ülkenin onca sorunu varken koskoca Cumhurbaşkanı böylesine hafif konularla ilgilenmezdi.
Ama ilgileniyor!
Neden?
Çünkü danışmanlar yan gelip yatıyorlar! Bütün “yük” Cumhurbaşkanının omuzlarına biniyor.
Eski devlette bu işler son derece profesyonelce yapılır, üst düzey yöneticiler de “fevkalade üzüldüm” derlerdi. İnsanlar da onların “tarafsız” pozisyonlarına inanırlardı.
AKP’nin kalifiye eleman sıkıntısı her geçen gün artarak kendini gösteriyor. Açıkları kapatmak da lidere düşüyor. Kapatabiliyor mu? Tartışılır. Ama tartışılmayacak olan “tek şey” vardır:
-Erdoğan yıpratılıyor!