Bayram yarası!

“Memlekette uzun yıllar sonra ilk kez bir bayramı, bayram gibi kutluyoruz!”

Hem sosyal medyada hem de birbirlerini tanıyanların telefon mesajlarında dün en çok yukarıdaki cümleyi kapsayan mesajlar iletildi bayram kutlaması niyetiyle…

İktidardaki AK Parti ve onun kayıtsız şartsız destekçisi MHP’nin ülkeyi yönetim şekline karşı tepkili olanların ulaştıkları moral düzeyinin temelinde 31 Mart 2024 Yerel Seçimleri vardı.

Dile kolay 22 yıl kesintisiz iktidarda kalabilmek!

Düşünsenize Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk bile ancak 15 yıl ülkenin en tepe noktasında bulunabilmişti.

Liberal formatla işe başlayıp “ben ülkemi pazarlarım” diyerek iktidarını pekiştiren parti giderek demokrasiden uzaklaştı. Ülke tam anlamıyla “fikir özgürlüğü cehennemi” haline geldi!..

31 Mart 2024 Seçimleri hem muhalefet hem de iktidar açısından “hayırlı” oldu.

Muhalefet çok ciddi moral buldu. İktidar da kendisine “biz ne yapıyoruz?” diye sorma fırsatı yakaladı.

Seçim sonuçlarını “milletimizin verdiği mesajı aldık” diyenler inşallah kendilerine şu soruları soruyorlardır:

-Milletimiz böylesine yoksullaşırken bizim bu kadar zenginleşmemiz acaba doğru oldu mu?

-Hak hukuk tanımadan muhalif olanları hapse atmamızın İslamcı-demokrat imajımıza bir zararı dokundu mu?

-Tek hanelerdeki enflasyonun yüzde 100’lerin üzerine çıkmasının bütün vebalini zincir marketler üzerine yıkmamız inandırıcılığımıza halel getirdi mi?

İktidarın “dar çevresi” dışında kalanların büyük bir yıkım yaşadıkları ülkede yerel seçimler haklı olarak bir umut yarattı.  Bu yüzden de bayram mesajları bu umudun çevresinde halkalandı.

Uzun yıllar sonra ilk defa bayram tadında bir bayram kutlamanın heyecanıyla… Mutluluğuyla… Coşkusuyla… diye uzayıp giden mesaj zincirleri oluştu.

İktidarın onca baskısına karşın kazanılmış bir yerel seçim acaba “gerçekten” de bir bayram kutlamasına elveriyor mu?

Yerel seçimler söz konusu olunca öncelikle seçim zaferi kazanıp koltuğuna oturanlar akla gelebilir. Oysa bir de hemşerilerinin yüzde 60, yüzde 70 oy destekleriyle belediye başkanı seçildikten sonra cezaevlerine yollanan Diyarbakır’ın iki başkanı Gültan Kışanak ve Selçuk Mızraklı var.

Bu yerel seçime kadınlar damga vurdu. Hem seçenler hem de seçilenler açısından bu başarı açık olarak görülebiliyor. Madem ki kadınların siyasetteki başarısından söz ediyoruz o zaman Gültan Kışanak ile birlikte Figen Yüksekdağ, Aysel Tuğluk ve Sebahat Tuncel’i de hatırlamalıyız. Tabii demir parmaklıklar arkasında tutulduklarını da…  

Hazır cezaevlerine girmişken Edirne’de sekizinci yılını dolduran Selahattin Demirtaş’ın içerdeki kaçıncı bayramı olduğunu unutmayalım. Defalarca beraat eden, iddia makamı değil icra makamı tarafından suçlanan Osman Kavala’nın 1 Kasım 2017’den beri Silivri’de hem de “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla” yattığını hatırlayalım.

Gezi Davası bilindiği üzere Gezi Parkı Direnişinden yıllar sonra açılıp cezalar yağdırıldı. Çiğdem Mater, Mine Özerden, Tayfun Kahraman ve Can Atalay’ın yakınlarıyla hapishanelerde bayramlaşacaklarını bilelim.  

31 Mart’ın örgütlü kötülüğe dur demek bakımından çok değerli olduğunu teslim edelim. Fikirleri nedeniyle cezaevlerinde bulunan tüm tutuklu ve hükümlüler özgürlüklerine kavuşmadan yaşanacak güzel günler eksik olacaktır. Tıpkı şimdiki gibi:

-Bayram yarası!