İşçilerin cehennemi!

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) 13 Şubat 1967’de kuruldu. DİSK’in 57. yılına adım attığı gün, BirGün gazetesinin birinci ve beşinci sayfalarında yer alan haber şöyleydi:

“Patron sendika başkanına ateş etti, diz kapağından vurdu!”

DERİ-TEKS Genel Başkanı Makum Alagöz,  İzmir’de kurulu Akar Tekstil patronu Hayrettin Akar’ın daveti üzerine fabrikaya gidiyor. Yanında sendika uzmanı Cihan İşçi de var. Önce “sizi şuraya alalım” diyorlar. Sonra kafeteryaya buyur ediyorlar.

O sırada şirketin ikinci adamı  patronun kardeşi geliyor, “hoş geldiniz” niyetine belinden silahını çekip DERİ-TEKS Başkanı Makum Alagöz’e ateş ediyor!!!

İş kazası diye yazılan “iş cinayetleri”nde öldürdükleri işçiler yetmedi şimdi de randevu verip kendi iş yerinde işçi önderlerini kurşuna dizme aşamasına geldiler.

Cinayet müteşebbisi tutuklanmış!..

İzmir’deki sermayenin silahlı saldırısı (SSS) üzerine konuşuyorduk ki Erzincan İliç faciası meydana geldi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya “10 milyon metreküp toprak saniyede 10 metre hızla (dakikada 600 metre) yamaçtan aşağıya doğru kaydı” dedi.

Bu hızda hareket eden kütlenin önünden kaçabilmeyi olimpiyat şampiyonu atletler bile başaramaz.

Dokuz işçi kayıp!..

Çalışma koşullarını bu kadar acımazsız hale getirenler muhtemelen içlerinden şöyle diyorlardır:

-Neyse hepsi dokuz kişiymiş!

Ölen işçiler onlar için sadece “sayı” olarak bir şey ifade ediyor. Üretim zayiatı olarak bakıyorlar. Soma’da 301 işçi katledildiğinde kömür madenciliğinin temelinde böyle şeyler var bile dediler.

Oysa o kadar insan sadece ve sadece daha çok kâr uğruna öldürüldüler. Soma Madenlerinin sahibi faciadan bir süre önce Hürriyet’ten Vahap Munyar’a ballandıra ballandıra anlatmıştı:

-Tesis devlet yönetimindeyken kömürün tonu 28 dolara çıkartılıyordu. Biz bunu 2.5 dolara indirdik!

Karşılığında 301 işçinizi öldürdünüz!

Bu yazıdan önce DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün’ü aradım. Tayfun Başkan aynı zamanda Dev. Maden-Sen Genel Başkanı… İliç’e doğru gidiyordu. DİSK Genel Sekreteri “Metalik madenlerde kamu denetimi ve dikkati en alt düzeyde… İş müfettişleri neredeyse devre dışı. Buralarda mühendis kökenli müfettişlerin teknik anlamda kontroller yapmaları gerekiyor. Kadrolarını azalttılar,  yetkilerini aldılar. İşçilere de facialar kaldı” dedi.

Bu madenin genişletilmesi aşamasında İstanbul’u yönetmeye talip olan Murat Kurum Çevre ve Şehircilik Bakanı idi. Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporunda “toprak kayması riski bulunmuyor” denilmiş.

CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz açıkladı 7 Ekim 2012 tarihli raporu.

Kolaylıkla zapt edilemeyen akıl hastalarına kol uçları bağlı gömlek giydirilir. Bir adı da “deli gömleği” olan bu giysinin kullanım anında ki kısa komutu şöyledir:

-Bağlayın!

  Akıllarını fikirlerini para kazanmaya bağlamış, bu vicdansız paragözlerin en üstten en alttakine kadar hepsinin bağlanması gerekiyor.

Var olan çalışma koşullarıyla ülke için, tarih en kara sayfasını yazacak:

-İşçilerin cehennemi!